23 Mayıs 2014 Cuma

Deliryum - Lauren Oliver || 9. KCBT || Alıntılar





Bir turla daha karşınızdayız. Bu turu aldığımızda öyle bir sevindim ki sanırım biraz dans etmiş bile olabilirim :D Hele kitap elime bir geçti. Böyle ciltli gibi ama aslında değil ama yine de güzel :D Neyse bunlara aslında daha sonra değineceğim yorumumda ama şimdi benimle alıntıları okuyacaksınız sizi çok fazla sıkmadan hemen alıntılara geçmek istiyorum :) Ayrıca unutmadan daha sonra yorumumu okumayı da unutmayın... 






"Bazen mutsuz olmadıkça, gerçekten mutlu olamazsın, bunu biliyorsun, değil mi?"


"Aşk... İncecik, tek bir kelime; bir bıçak sırtından daha uzun olmayan bir kelime. Kendisi de tam olarak bu zaten. Bir bıçak sırtı, bir jilet. Hayatınızın merkezine giriyor, her şeyi ikiye bölüyor. Önce ve sonra. Dünyanın geri kalanı, iki taraftan birinde kalıyor. Önce ve sonra aşk anı, bir bıçağın sırtından daha büyük, daha uzun olmayan bir an."


"Seni ruhumun ulaşabileceği kadar derinlemesine, enlemesine ve boylamasına seviyorum...
Seni her günün en sakin anı gibi seviyorum...
Seni özgürce seviyorum..."


"Güvendiğiniz, bel bağlayabileceğinizi düşündüğünüz herkes, eninde sonunda sizi hayal kırıklığına uğratır."


"Hayatımı yaşadığım, sınavlara çalıştığım, Hana'yla uzun koşulara çıktığım onca zaman boyunca bu diğer dünyanın var olması, benimkinin yanında ve altında yürümesi, güneş batar batmaz gölgelerin içinden, ara sokaklardan fırlamaya hazır olması mümkün mü? Yasa dışı partiler, onaysız müzik, hastalık korkusu olmadan birbirine dokunan insanlar. Kendilerine ne olacağından korkmadan. Korkusuz bir dünya. İmkansız."


"Farklı başlangıçlardan gelen farklı sonlara varır."


"Kendimi kafese kapatılmış gibi hissediyorum. Zaten kafesteyiz aslında. Sınırları çizilmiş bir kafes..."


"Kelimelerin hiçbir anlamı yok aslında; onlar yalnızca boşluğa, karanlığa salınan sesler, düşerken bir şeye tutunmak için gösterdiğimiz yararsız çabalar."


"İnsanları asıl o zaman kaybediyorsun aslında," diyor. "Acı dindiğinde."


 "Fotoğraf kareleri, anlar, kısacık saniyeler. Güçlenen rüzgara karşı kanat çırpan bir kelebek kadar kırılgan, güzel ve umutsuz."


"Doğal gidişat böyle olsa da boğazımın gerisinde tuhaf bir ağrı hissediyorum: Her şey sona eriyor, insanlar hayatlarına devam ediyor ve arkalarına bakmıyorlar. Hayat böyle olmalı."


"Hayat çok tuhaf işliyor. Bir şeyi istiyorsunuz, bekleyip duruyorsunuz ve o şey hiç olmayacakmış gibi hissediyorsunuz. Sonra oluyor, bitiyor ve tek istediğiniz, her şey değişmeden önceki o kısacık ana dönmek oluyor."


"Aşk: Sizi hem öldürür, hem kurtarır."
a Rafflecopter giveaway

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder